top of page

Neden Özür Diliyorum?



Dün tüm sosyal medya hesaplarımdan 'Başaramadığım için hepinizden özür dilerim.' paylaşımı yapmıştım. Bunun üzerine çok fazla mesaj gelince, bu yazıyı tek tek uzunca açıklamalardan sakınmak için yazmanın doğru olacağını düşündüm.


Öncelikle, güzel, moral veren, sevildiğimi hissettiren mesajlarınız için teşekkür ederim. Beni onurlandırdınız, gururlandırdınız. Teşekkür ederim ama konu kişisel değil. Kimseyi teleşlandırmak istememiştim anlayışınız için bir kez daha teşekkür ederim.


Dün projede bir dönem birlikte çalıştığım arkadaşımla, telefonda hatır-muhabbet sohbeti ettim. Çok iyi yazılımcıdır. Kendisinden ben başta olmak üzere, bir sürü kişi faydalanmıştır. Ondan bir şeyler öğrenmiştir. Görüşmemizde bana kurduğu bir cümle içime oturdu; 'ne yaparsam yapayım, harcanacakmış gibi hissediyorum.' . Bu cümleyi kurmasında benim de payımın olduğunu düşünüyorum. Başarabilseydim onun değerini ortaya çıkarmak konusunda bir an bile geri durmayacağım gerçeğinin üzerimde yarattığı baskıyla bu özürü diledim. Sadece onun değil, bu profilde olan, ülkedeki tüm gençlerin hayatını olumlu yönde değiştirebilirdim. Yapamadım, beceremedim. Gerçekçi olmak lazım bir sürü kişiye iyi bir gelecek sözümü tutamadım. Güvenlerini iyi değerlendiremedim.. İşte özürümün açıklaması budur. Tamamen sorumluluklarımı tam anlamıyla yerine getiremediğimi düşünüyorum.


Ben ülkesini seven bir birey olarak yetiştirildim. Hatta yeri geldiğinde, aşklarımdan daha aşıktım güzel ülkeme. Bu sebeple yakınlarım bana kızsalarda, siyasal tepkilerimi göstermekten geri duramadım. Bunun imajıma verdiği zararlar olduğu gerçek. Hiçbir grup, oluşuma dahil olmasam da 'kendisini ötekileştirtme' konusunda gayet başarılı bir bireyim :). Bugün çeşitli ortamlarda insanlar sitemlerde bulunuyorlar. Haklı sitemler ancak çözüm noktasına gelindiğinde tıkanmalar ortaya çıkınca kimse kendisini sorumlu tutmuyor. Oysa ben düşünce yapısı 'düşündüğüm gibi yaşarım' mottosuyla şekillenen bir adam olarak bu kadar kolay kaçamıyorum. Örnek; Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izindeysem onun gibi davranmam gerekir.


Bu söylediklerinin ne alakası var senin başarınla diyebilirsiniz. Atatürk olmak hayaldir diyebilirsiniz. Kısmen son söylediğime ilave bence mucizedir zaten. Lakin tüm bunlar bir kaçıştır. Gerçek şudur: projelerimin birinde bağımsız ekonomi yaratmayı başarabilseydim;


  • Yeni projelerin doÄŸmasına etken olacaktım. Burada liderlik ettiÄŸim nitelikli arkadaÅŸların yıldızlaÅŸmasını saÄŸlayacaktım. Onların kendilerini deÄŸerli hissetmelerinde önemli bir etkim olacaktı. Yani fikirleri harcanmayacaktı.

  • Yeni projeler finansal bağımsızlıklarına daha hızlı kovuÅŸacaktı. Bu kavuÅŸma yol arkadaÅŸlarım gibi nitelikli birçok kiÅŸiye kapı açacaktı.

  • Benim alanım yüksek teknoloji. Yeni patentlerin alınmasına, ülkenin algı kalitesinin yükselmesine, dünyadaki karizmasına olumlu etkimiz olacaktı.

  • Güzel bir baÅŸarı hikayesi ile herkese örnek ve ilham olacaktık.

Bu saydığım dört maddenin dünyadaki üretim ve tüketim alışkanlıklarını etkilemesine, doğru yapılan işin toplumların ahlakına ve iyilerin, geliştirenlerin güçlenmesine yol açacağından bahsetmeye gerek yok. Nitekim bugün sahip olduğunuz hiçbir fikrin küresel düşünmeme şansı yok.


Ben bir kez başarısız olmadım. Çok defa başarısız oldum ve hepsinde hep ayağa kalkmayı bildim. Lakin yeterince kalkmayı beceremedim. Beceremedim ki hala aynı yerde sayıyor, bir milim bile ilerleyemiyorum. Kişisel olarak bulunduğum şartlar çerçevesinde başarısız olduğumu düşünmüyorum. Kişisel olarak bulunduğum şartları değiştirmeyi beceremiyorum. Bana inanan yüzlerce insan var. Veya inanmış. Gelip bugün baktıklarında onların bana verdikleri şansı iyi değerlendirdim mi hayır? Suçlamak kolay. Evet Startup ekosisteminde 'adamcılık', 'siyaset', 'tüccar anlayışı' , 'fırsatçılık' ve 'yeniden', 'bilimden korkma' hakim. Bilişim ekosisteminde iki satır yazı okumayla her şeyelog olup, işin felsefesini ve sonuçlarını hesaplamadan prim kasarak sektörü baltalayan da çok. Benim işim bunlarla savaşmaktı. Doğru savaşamadığım için, projelerime kaynak sağlayamadığım için, verilen emeklerin boşa gitmesine neden olduğum için kendimi birçok şeyden sorumlu tutuyorum. Hayatlarında eyvallahı olmayan insanlara, gönüllü oldukları işlerde, milletin içinde hata yaptılar diye terör estirmiş ve onların yüce anlayışları ile durumları kurtarmış bir insanım. Sonucu bu olmamalıydı. Anlatabiliyor muyum? Ben bir liderdim ve süreçleri iyi yönetmeyi beceremediğim için; önderi olduğum konularda pay sahibi kişilere haklarını teslim edemedim. Onların bugün yaşadıkları her umutsuzlukta, mutsuzlukta şahsi olarak payımın olduğunu düşünüyor olmam, beni vicdanlı değil, sadece sorumluluk sahibi yapar. Bundan kaçamam.


Eğitimlerde anlatıldığı gibi toz pembe bir konu değil girişimci olmak, lider olmak. Bu ciddi 'sorumluluk gücü' istiyor. Sonucu da yukarıda anlattığım kadar ağır. Ben kısaca hepinize bugün yaşadığınız hayat için özür borçluyum. İtibarını ortaya koyup benim yanımda olan, kol kanat geren, destek olan herkese ve yol arkadaşlarıma minnetle, selamlıyor, bir kez daha teşekkür ediyorum.


Ve hepinizden başaramadığım için özür diliyorum.


336 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page